|
|
|
|
|
|
|
|
|
İçkiler:
Türkçemizde içki, Arapçada hamr ve müskir; içildiğinde azı veya çoğu sarhoşluk veren alkollü maddeler için kullanılmaktadır. İslâmiyet, sarhoşluk veren her nevi içkiyi haram kılmış, içilmesini yasaklamıştır.
Kur'an'da şöyle buyurulur:
"Ey îman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şübhesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, saadete eresiniz. Şeytan şübhesiz ki, içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?" (el-Mâide, 90-91).
Bu âyetlerde içki ve kumar yasağının hikmetleri apaçık belirtilmiştir. Günümüz tıb dünyası, içkinin insan sağlığına zararları üzerinde ittifak hâlindedir. Yapılan istatistikler ortaya çok vahim sonuçlar koymaktadır. Bâzı ülkeler bu yüzden içki ile devletçe mücadele yoluna bile başvurmak zorunda kalmışlardır.
Sarhoş Eden Herşey İçkidir Ve Haramdır:
Azı veya çoğu sarhoşluk veren her nevi içki, hangi maddeden yapılmış olursa olsun, âyette geçen hamr mefhumuna dahildir ve haramdır. (Buna göre bira ve benzeri şeyler de haramdır). Bal, darı, arpa ve benzeri maddelerin mayalandırılmasından elde edilen içki hakkında Peygamberimize sorulduğunda, cevaben:
"Sarhoş eden herşey içkidir. Her içki de haramdır" buyurmuştur.
Çoğu Sarhoş Edenin Azı da Haramdır:
Sarhoşluk veren içkiler, zamanla alışkanlık ve bağışıklık sağladığı için, az içenin giderek çoğa kaçtığı, önceleri azı te'sir edip sarhoş ederken, alışkanlık arttıkça aynı miktarın te'sir etmediği görülmektedir. Bu sebeble içkiyi önlemenin en kesin yolu, azını çoğunu, hepsini yasaklamaktır.
İşte İslâm da, bu maksadla çoğu sarhoşluk veren nesnelerin azını içmeyi de haram kılmıştır.
Resûlüllah Efendimiz, İslâmın bu konudaki hükmünü şu şekilde ifade etmişlerdir:
"Çoğu sarhoş eden şey'in azı da haramdır..."
İçki Ticareti:
İslâmiyet, içkinin az veya çok içilmesini men'etmekle kalmamış, ticaretini de haram kılmıştır. Bu konuda şu hadîs-i şerîf meşhurdur:
"Resûl-i Ekrem (A.S.M.) içki konusunda şu 10 kişiyi lânetlemiştir: İçki yapanı, yaptıranı, içeni, taşıyanı, kendisine taşınanı, dağıtanı (sâkî, garson), satanı, parasını yiyeni, satın alanı ve kendisi için satın alınanı..."
Hanefî fakîhleri, içki imâlinde kullanacağı bilinen kimseye üzüm ve şıra satışını câiz görmüşler, "satılan mal helâldır, alanın içki yapma günâhı kendisine aittir" demişlerdir.
"Günaha yardım edilmez" prensibine dayanan bâzı fakîhler ise, bunu câiz görmemişlerdir.
İçki Meclisinde Bulunmak:
Müslüman sadece haramı işlememekle değil, elinden geldiği ölçüde işlenmesine engel olmakla da mükelleftir. Bu kaide onun, kat'i bir mecburiyet olmadıkça, içki içilen yerde oturmasına mânidir. Resûlüllah Efendimizin bu konudaki îkazları şöyledir:
"Allah'a ve âhiret gününe îman eden kimse, üzerinde içki dolaştırılan sofraya asla oturmasın..."
Müslüman İçki Hediye Etmez:
Müslümana içki hediye etmesi ve kendisine içki hediye olunması yakışmaz. Zira müslüman temizdir, temizden başkasını hediye etmez ve ondan başkasını da kabûl etmez.
Rivayet edildiğine göre bir adam, Peygamberimize (A.S.M.) üzerinde içki taşınan bir hayvanı hediye etmek istemişti. Peygamberimiz, Allah'ın içkiyi haram kıldığını haber verince adam:
- Satmıyayım mı? diye sordu.
Peygamberimiz:
- İçilmesini haram kılan, satılmasını da haram kılmıştır, dedi.
Adam bunun üzerine:
- Yahudilere de ikram etmiyeyim mi? deyince Peygamberimiz:
- Onu haram kılan, Yahudilere bile olsa ikram edilmesini de haram kılmıştır, cevabını verdi.
Alkollü İlâç İle Tedavi Câiz midir?
Birisi Peygamberimize içkiyi sormuş. Peygamberimiz kendisini içmekten men'edince, o da:
- Ben onu tedavi için, ilâç olarak kullanıyorum, demiştir. Peygamberimiz de bu söze cevaben:
- O ilâç değil, derttir, buyurmuştur.
Görüldüğü gibi, hadîs-i şerîf, alkollü maddelerin ilâç olarak kullanılmasını men'etmektedir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi, bu hüküm normal durumlara aittir.
Eğer helâl maddeden yapılmış bir ilâç bulunmadığı için, mütehassıs ve dindar bir doktor alkollü ilâcı bir hastaya tavsiye ederse, o ilâcı kullanmak hayatî bir önemi hâiz olursa, bu durumda zaruret hâli ortaya çıkar ve bu gibi ilâçlarla tedâvi câiz olur.
Uyuşturucu maddeler:
Esrar, afyon, eroin, kokain, morfin, L.S.D. gibi uyuşturucu maddeler aklı gidermek, insan vücuduna zarar vermek bakımından tesiri alkollü içkilerden daha fazladır.
Bu bakımdan uyuşturucu kullanmak tıpkı içki kullanmak gibidir. Hattâ bâzı hususlarda ondan da kötüdür. İslâm âlimleri, uyuşturucu maddelerin haram olduğu hususunda müttefiktirler.
Sigara:
Tütün, 15. asırdan sonra, İslâm ülkelerine girmiştir. O zamandan beri, İslâm uleması onu içmenin hükmü üzerinde durmuşlardır. Şöyle ki:
a. Bâzı âlimler, tütünün mübah olduğunu söylemişlerdir. Bunu söyleyenler, tütünün zararı olmadığını ve Şâri' tarafından men'edilmediğini ileri sürmüşlerdir.
Halbuki, bugün tütünün zararları ilmen kesin şekilde ortaya çıkmıştır. Zararsız olduğu söylenemez. Şâri'nin men'etmediğini söylemek de doğru olmasa gerektir. Zira Şâri', her haramı ismen tek tek zikretmemiştir.
Hüküm, sadece sarih ve hususî naslarla değil, naslarda geçenlerin haram kılınış illetlerine bakarak yapılan kıyas ve istidlâl yollarıyla da verilebilmektedir.
Bu bakımdan hakkında sarih nas olmayan bir nesne hakkında kıyas ve istidlâl yoluyla bir hüküm verilmesinde hiç bir mâni yoktur.
b. Bâzıları da sigara içmek mekruhtur, demişlerdir. Bunlar, kıyasla sâbit bir hükme, haram demekten çekinmeleri ve sigaranın zararları hakkında kesin bilgi sâhibi olmamaları yüzünden bu hükmü vermişlerdir.
c. Bâzıları da sigara içmek, özellikle tiryakisi olmak haramdır, demişlerdir. Bunların mesnedi ise, sigaranın vücuda zarar vermesi, israf olması ve nafaka mükellefiyetinde darlığa yol açması gibi sebeblerdir.
Bu 3 sebebden biri gerçekleştiği yer ve durumda, sigara içmek haramdır. Bunlar gerçekleşmez ise, mekruhtur.
|
|
|
|
|